Karamollaoğlu: Hamas’ı bir terör örgütü olarak mütalaa etmiyorum
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Hamas’ın topraklarını İsrail’e karşı savunduğunu belirterek, “Ben Hamas’ı böyle görüyorum. Bundan dolayı da bir terör örgütü olarak mütalaa etmiyorum. Sayın Erdoğan da bunu kendisi son konuşmasında çok açık olarak ifade etti. Biz Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmüyoruz dedi. Dayanağı da budur diye düşünüyorum” dedi.
Öte yandan Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, İsrail’in Filistin’e saldırıları, ABD ve NATO’nun yaklaşımı ve İsveç’in NATO üyeliğinden Kürecik, İncirlik üslerine kadar değişik konularda da değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, “Biz zaten Amerika’ya bağlı, sanki Amerika’nın 51. eyaletiymiş gibi muamele görmeye razı değiliz. Biz kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz… ABD bizim müttefikimiz idi, ABD’nin şu anda bizim müttefikimiz olduğu kanaatinde değilim. Karşı cephelerdeyiz. Kürecik’in kapatılması icap eder bize göre… Ben Kürecik gibi bir yerin Türkiye’de olmaması gerektiği kanaatindeyim artık. Geçmişte olmuş bir şey diyemem… Kanaatimize göre İncirlik üssünün bir hükmü kalmadı zaten. Özellikle FETÖ kalkışmasından sonra, İncirlik onların adeta üssü haline gelmişti… Eğer NATO bu hüviyeti kazanıyorsa, çıkalım NATO’dan çok daha iyi olur. Her zaman NATO’ya karşı soğuktuk. Yani biz NATO’nun uşağı kölesi olamayız” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Genel Merkez’de kurmaylarıyla birlikte; basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle buluştu. Karamollaoğlu’nun, gelen sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
“Ben Hamas’ı böyle görüyorum. Bundan dolayı da bir terör örgütü olarak mütalaa etmiyorum”
“Hamas bir terör örgütü mü değil mi konusu… Yani meseleye, başlangıçtan beri meseleyi ele alırsak daha eskilere gitmeden 1947-1948 İsrail’in kuruluşundan itibaren meseleleri mütalaa edersek; fiilen bu toprakları, şu anda üzerinde yaşadığı toprakların tamamını işgal etti. Birleşmiş Milletler kararlarına uymuyor. Ama arkasında Amerika gibi güçlü bir devlet olunca, batıyı arkasına alınca BM de aslında arada sırada bir iki şey söylese bile ciddi bir tavır sergilemeyince, orada yaşayan hakları gasp edilen insanların kendi haklarını savunabilmek için bir çaba içine sürüklenmesine vesile oldu. Hatta direnç örgütleri orada kalamadılar, Tunus’a kadar gittiler. Yaser Arafat durduk yere terk etmedi ki… Sonra şartlar değişti geldi. … 2000’li yıllarda Kahire’ye gidip oradan bu yardım heyetine mülaki oldum. Orada gördüğümüz manzara Filistinliler sadece kendi topraklarına sahip çıkıyorlar. Bunlar gayrimeşru ilan edilince de kendilerini gizlemeye ihtiyacı duydular. Filistin Direniş Örgütü ha bunun bir aleni tarafı var Abbas tarafından temsil edilen, bir de yani yeri gelir de bizim bu topraklarımız zorla işgal edilirse, özellikle Gazze bölgesinde direnecek olan bir grup var. Bunlara da Hamas tabiri kullanıldı. İsrail tarafından gayrimeşru ilan edildi. İsrail yaptığı hareketlerin meşruluğu veya gayrimeşruluğun müzakeresini düşünmüyor. ‘Burası bizim’ diyor. Bizim demesinin de çok enteresan bir gerekçesi var…. ‘Cenabıhak bize burayı beş bin sene önce vaat etti. 200-300 sene önce gelip de burası bizimdir. Nasıl derseniz siz? Hani buradan defolun gidin’… Mantık tamamen böyle. ‘Buralar bizim. Bu topraklar da yetmez. Nil ile Fırat arasına biz yerleşeceğiz diyor. Hamas da ‘Hayır, yüzlerce senedir buradayız. Bu topraklarda bizim ceddimiz yaşadı. Onun için de biz topraklarımızı müdafaa edeceğiz’… diyor. Ben Hamas’ı böyle görüyorum. Bundan dolayı da bir terör örgütü olarak mütalaa etmiyorum. Sayın Erdoğan da bunu kendisi son konuşmasında çok açık olarak ifade etti. Biz Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmüyoruz dedi. Dayanağı da budur diye düşünüyorum.
TIKLAYIN – Erdoğan: Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur
“Miting tertip ediyorlar garibime gitti… Tayyip Bey şov yapmak istiyor”
Elbette İstanbul’da bir miting tertip ettiler. Ya bu benim garibime gitti. Yani orada Tayyip Bey bir şov yapmak istiyor. Bakın biz milyonları topladık, yüzbinler bizimle beraber vatandaşlarımız. Biz onların haline tercüman oluyoruz. Bizi destekliyorlar. Bu mesajı vermek istiyor. Eee Tayyip Bey politikayı bizim, yani klasik anlayışımızdan daha farklı bir şekilde yürütüyor her zaman… Yani iktidar partileri prensip itibariyle miting falan yapmazlar aslında, halk miting yapar. Yani Tayyip Bey bu kendisi değil de kendi organları müttefikleri tertip etmiş olsaydı bir dereceye kadar anlayabilirdik… Yani burada bir güç gösterisi yapmak istiyor. Bizim tavrımız belli yani iktidarlar miting yapmazlar. İktidarlar politika oluştururlar. Politika yaparlar. Miting için özel bir davet gelmedi bize.
“Şu Anda Tayyip Bey’in başı dertte”
Şu anda Tayyip Bey’in başı dertte. Bir tarafta ekonomi tarumar olmuş, dikiş tutmuyor. Muazzam bir ekonomik koşullarda değişiklik var. Fiyatları almış başını gidiyor. Bunu önleyebilecek bir güce de sahip değil maalesef. Politikaları da aslında bu gelişmeleri önleyecek politikalar değil. Şimdi bahsediyorlar. ‘Efendim işte masrafları kısalım, lüzumsuz harcama yapmayalım, israftan kaçınalım’… Türkiye’nin şu anda bir numaralı ekonomideki problemi israf. Tayyip Beyin o zaman verdiği cevap çok açıktı ‘yani itibardan tasarruf olmaz. Biz itibar kazanabilmek için yeri geldiği zaman israf yapabiliriz, yapmalıyız hatta’ manasına gelen ifadeler kullandı. Ve bunu tasvip etmek, kabullenmesi mümkün değil. Şimdi kendisi de aynı noktaya gelmiş gibi gözüküyor.
“Dünya harbinin çıkmasına vesile olacak adımları atıyor”
ABD’nin giderek radikalleştiğini demokrasi falan meselesinde de biraz farklı bir havaya büründüğü kanaatindeyim. Gazze’yi ateşe atmak Amerika’nın yapabileceği en büyük hataydı. Yani dünya harbinin çıkmasına vesile olacak adımları atıyor Amerika Birleşik Devletleri. Bu doğru bir yaklaşım değil… Çünkü bir gözlerini kapatmışlar tek taraflı olarak meseleye bakıyorlar. Ve burada sadece ve sadece maalesef İsrail tarafını destekliyor. Ya bizim buna rıza göstermemiz mümkün olmaz. Bu bir insanlık suçu işleniyor şu anda. Şu anda bir katliam yapılıyor bütün dünyanın gözü önünde… Buna nasıl batı alemi, güya medeni, medeniyetinin belli bir noktası var ki Allah muhafaza etsin, insanlıktan çıkıyor. Böyle medeniyet olmaz. Ona medeniyet denmez. Evet şehirde yaşamaktır medeniyet de ama her şehirde yaşayan da insanca yaşamayı sürdürüyor manasına gelmez. Haydutlarla, çeteler de şehirde yaşıyor.
“ABD’nin şu anda bizim müttefikimiz olduğu kanaatinde değilim”
Böyle bir anlayışa biz nasıl rıza gösteririz. ABD bizim müttefikimiz idi, ABD’nin şu anda bizim müttefikimiz olduğu kanaatinde değilim. Karşı cephelerdeyiz. Kürecik’in kapatılması icap eder bize göre. Geçmişte de biz bunu böyle şey mi olur? Bizim memleketimizin içinde bize karşı tavır sergileyeceksiniz. Yani bundan dolayı Amerika Birleşik Devletleri ister istemez kendi politikalarına yeniden bir çekidüzen vermek mecburiyetindedir diye düşünüyorum.
“Kürecik ve İsveç’in NATO üyeliği”
Ben Kürecik gibi bir yerin Türkiye’de olmaması gerektiği kanaatindeyim artık. Geçmişte olmuş bir şey diyemem. İsveç ise tabii bir soru işareti… Eski bir hikaye gerçi ama İsveç elbette burada çok daha ayrı yere sahip. Ve bugünkü şartlar altında buna sıcak bakılmaması gerektiğine inanıyorum ama hükümet de hem nalına hem mıhına gider gibi bir yerde tamam böyle bir adım atılıyorsa destek verelim. Ama öbür taraftan da ‘siz de bize belli imkanlarımızı kullandırın’ manasında tavır sergileyecek gibi gözüküyor. Ben öyle anladım. Bizim tavrımız yani biz bu noktada müspet bir tavır sergilemeyiz. (TBMM’deki oylama için) O günkü şartlara bir defa daha bakacağız… Onun için de biz NATO’nun biraz daha genişlemesi… Bize ne faydası var ki? Neden biz o noktada bir tavır belirleyelim. Bunu da günü geldiğinde inşallah kamuoyuyla paylaşırız.
“İncirlik Üssü’nün bir hükmü kalmadı zaten”
Kanaatimize göre İncirlik üssünün bir hükmü kalmadı zaten. Özellikle FETÖ kalkışmasından sonra, İncirlik onların adeta üssü haline gelmişti. Ve İncirlik’te şu anda ne var bilmiyorum. Fakat İncirlik Üssü işte geçmişte de burada nükleer silahlar yok denilmişti bildiğiniz gibi. Ta 1960’larda orada nükleer silah uçakların olduğu, bunlardan da bir tanesinin Ruslar tarafından düşürüldüğüne hepimiz şahit olduk. Geçmişte.
“Amerika’ya bağlı, sanki Amerika’nın 51. eyaletiymiş gibi muamele görmeye razı değiliz”
Yani Amerika Birleşik Devletleri’yle ilgili münasebetimiz dediğiniz gibi Türkiye’yi sıkboğaz etmek için çok ciddi adımlar atıyorlar. Türkiye de bunun karşısında kendi tedbirlerini almak mecburiyetinde. Biz Zaten Amerika’ya bağlı sanki Amerika’nın 51. eyaletiymiş gibi muamele görmeye razı değiliz. Biz kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Kendi altyapımızı, sanayi, teknoloji, altyapımızı oluşturmak ve dışarıya bağlı olmadan bu hamleleri yapmak Türk hükümetinin en önemli görevidir. Ama maalesef başlangıçtan beri AK Parti, Tayyip Bey üretime dönük tesislerin neredeyse tamamına yakınını özelleştirdi. Ha özelleşebilir, ama en azından Türk firmalarının elinde olmalı. Buralar daha güçlü hale getirilmeliydi maalesef o konuda bugünkü iktidarın zaafı var. Biz de bunu her zaman dile getirdik. Doğru olmadığını da ifade ettik.
“İktidar 100. yıl için farklı girişimlerde bulunabilirdi”
Cumhuriyet’in yüzüncü yıl kutlamalarına gelince evet iktidarın belki bu söylediğiniz gibi Türkiye sathında daha farklı girişimlerde bulunabilirdi. Ama kuruluştan beri bu istikametteki çalışmaları biraz daha farklı, bunu siz görüyorsunuz, takdir ediyorsunuz. Ama bizim kuruluş felsefesi dediğimiz zaman eğer biraz önce söylediğim özellikle 1930’larda gösterilen hamle ruhu kazanılabilirse ortaya konulursa o zaman Türkiye hakikaten kendi ayaklarının üzerinde durabilen gücü olan sözüne itibar edilen bir ülke konumuna gelir diye düşünüyorum. Bu noktada iktidar daha farklı bir kanaate sahip.
“Yani biz NATO’nun uşağı kölesi olamayız”
(ABD ve diğer NATO üyelerinin Akdeniz’deki askeri varlığının hedefi Türkiye mi?) Var mı onlara sormak lazım? İnşallah yoktur diye düşünüyoruz. Bu dediğiniz doğru. Zaten bizi endişe ettiren de o. NATO bir haksızlık karşısında durmadı, katliamlara onay verdi. Destek verdi. Joe Biden dahil, herkes gitti desteğini ilan etti. İyi ki biz (Türkiye) gitmedik. Yani biz katliama niye destek vereceğiz, açıkça bir katliam işleniyor ya. Cinayet işleniyor. Eğer NATO bu hüviyeti kazanıyorsa, çıkalım NATO’dan çok daha iyi olur. Her zaman NATO’ya karşı soğuktuk. Yani biz NATO’nun uşağı kölesi olamayız. Sadece NATO’ya destek vereceğiz. Ama NATO bizim başımız sıkıştığı zaman efendim onlar bizim yanımızda olmayacak. Bu FETÖ kalkışması diye malum kalkışmada siz İncirlik’i üs olarak onlara vereceksiniz. Onun karşısında bu mümkün değil bir yaklaşım. Bundan dolayı da biz NATO tek taraflı olarak eğer İsrail’in yanında olur. Zulmüne onay veriyoruz derlerse NATO olarak biz bunların yanında olamayız. Onların yanında olmak mecburiyetinde de değil. …
“Erbakan hoca D8’i imzalamıştı”
Ne olması icap ediyor? Yeni şekillenmelere ihtiyaç. Biz bundan dolayı ilk olarak sayın Cumhurbaşkanı’na da teklifimiz ya en azından D8 diye bir kuruluşu Erbakan hoca iktidardan ayrılmadan önce imzalarını tamamladı. Şunları bir toplantıya çağırın. Yetmez. Bütün İslam ülkelerinin, 57 ülkenin şu an Suudi Arabistan’da temsilcilerinden oluşan bir grup var, bir araya davet edin… Türki cumhuriyetleri de bir araya getirip bu konuda müşterek bir tavır belirlemeye ikna etmeliyiz. Tayyip Bey’in süratle bu toplantıları organize etmesi icap ederdi.
“Yani yüzde kırk sekiz bile olsa bunun bir hezimet olduğunu düşünmüyorum”
Aslında daha önce yapılan anketlerde aldığımız sonuçlar seçimlerde başarılı olacağımız gözüküyordu. Seçime birkaç hafta kala bile yüzde 51,6 rakamını arkadaşlarımız gördüler. Öyle çıkmadı. Neticede 49-51 arasında bir farklılık gündeme geldi. Bunu parti içinde, kendi içlerinde, birbirleriyle kavgalı olanlar abartma yoluna gittiler. CHP’nin içinde meydana gelen kargaşayı böyle görüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu uzun bir süre partinin başında kalmış. Burada elde edilen netice herkesi tatmin etmediği için de artık çekilmesi icap eden büyük bir yenilgi aldık’ diyorlar… Ben aynı kanaatte değil. Yani yüzde 48 bile olsa bunun bir hezimet olduğunu düşünmüyorum. Son yıllara kadar böyle bir neticeyi muhalefet hiç alamamıştı. Kıl payı kaçırdı diye düşünüyorum ben her şeye rağmen. Eğer şartlar devam ediyor olsaydı biz bu seçimde başarı göstermiş olabilirdik. Evet bir başarısızlık var ama bu anlaşılabilir bir başarısızlık, hezimet değil. Şahsi çekişmelerden dolayı hezimetmiş gibi karşılık gördü Cumhuriyet Halk Partisi içinde.
“Meral Hanım da farklı bir politika izledi”
Tabii altılı masada da Meral Hanım da farklı bir politika izledi, son zamanlardaki gelgitler ister istemez vatandaşta şüphe doğmasına da vesile oldu. Bunu da görmek lazım. Ben o noktanın üzerine gitmeyi doğru bulmuyorum. Bu Türkiye’nin belli bir süre, birlikte politika yürüttüğümüz bir arkadaşımız, bir siyasi parti. Ama bu kendilerine fayda sağladı mı sağlamadı mı? Onu şu anda takdir etmemiz mümkün değil. Bunlar ancak seçimlerde görülüyor ama parti içinde birtakım çekişmelerin olduğuna şahit oluyoruz. Uzun bir zaman değil beş ay sonra göreceğiz.
“Muhalefet gücünü kaybetmiştir çünkü dağınıklık var”
Seçim sonrasında muhalefet aslında daha becerikli gözükebilecekken o gücünü kaybetmiştir. Çünkü dağınıklık var. Aynı istikamete yürümüyor maalesef. Farklı kanaatler sarfediliyor, bundan dolayı da bahsettiğiniz şekilde vatandaşta hayal kırıklığı vardır diye düşünüyorum. Bu telafi edilir mi? Mahalli seçimler genel seçimler gibi değil. Adı üstünde mahalli seçimler, ama mahalli seçimlerde muhalefetin göstereceği başarı iktidarın kendisine düzen vermesini sağlayacaktır ümit ediyorum.
“Dirsek temasını bırakmayacağız”
Kanaatimizi çok önceden açıkladık. Biz bütün seçim bölgelerinde kendi amblemimizle seçime gireceğiz, bir numaralı hedefimiz. Ancak şunu da ekledik. Dirsek temasını da bırakmayacağız. Yani yeri geldiği zaman bazı seçim bölgelerinde bir farklı tavır sergileme imkanı ortaya çıkabilir. Anlaşmalar yapıldığı takdirde.
“Seçimler bitti ve altılı masa bitti”
Yalnız ben şunu hemen ifade edeyim. Benim kanaatime göre, yani artık altılı masadan bahsetmek doğru bir ifade olmaz. Yani altılı masa. Seçimler bitti ve altılı masa bitti. Zaten onun arkasından gelen kavgalar da bunun bittiğinin yüksek sesle terennüm edildiği dönemler oldu.
“İki ay içinde şekli şemali netleşir”
Onun için bizim bu konudaki tavrımız belli. Gelecek Partisi’yle biz, Meclis’te bir gruba sahip olduğumuz için elbette daha sık daha yakın bir irtibatınız var. Tabii yeni kurulan partiler tek başlarına hiç seçime girmediler bundan dolayı da onların Türkiye sathında seçime girerken biraz daha imkanları kısıtlıdır zannederim. Ama buna rağmen biz Gelecek Partisi ile ayrı bir partiyiz. Seçime giderken mutlaka birlikte bu konuları görüşeceğiz. Birbirimize zarar vermeyecek tarzda Adaylar belirleme gayretinin içinde olacağız. Önümüzdeki iki ay zarfında da bunun şekli ve şemailini biraz daha netleşir zannediyor.
“O defter şimdilik kapandı sayılır”
CHP şu anda ana muhalefet partisi kongreye gidiyorlar. (İlişkilerde) Bir değişiklik olabilir de olmayabilir de. Ama ben biraz önce ifade ettiğim gibi o defter şimdilik kapandı sayılır… Temasımız devam eder mi, elbette bütün siyasi partilerle temaslarımız devam eder. Bildiğiniz gibi Sayın Kılıçdaroğlu’yla farklı bir diyaloğumuz oluşmuştu. Özellikle ben kendisini bilahare ziyaret de etmiştim. Bu ziyarette kendi ifadelerinin ne manaya geldiğini, onlara da sorduk. Bunun arkasından biz kendisini Erbakan Hocamızı anma toplantılarımıza davet ettik. Çok güzel konuşmalar yaptı. Kudüs mitingine davet, orada çok güzel bir konuşma yaptı. Meseleye yaklaşımını zaten CHP olarak değiştirdi. Ha eğer bir değişiklik olursa, yeni gelecek ekip Kılıçdaroğlu’nun başlattığı bu değişikliği sürdürmek ister mi istemez mi… Eğer yönetim değişirse değişiklik olma ihtimali var. Ama yönetim değişmediği takdirde Sayın Kılıçdaroğlu herhalde kendi politikalarını bildiği gibi devam ettirecektir. Hatta şunu da ifade edeyim yani bir yönetim değişikliğinde bile Kılıçdaroğlu’nun başlattığı sürecin devam etme ihtimali de var. Tamamen yok diyemeyiz